26.02.2018
Yıllar önce hayâl etmiştik Galata Köprüsünün Altında, Beşiktaş’da…
Sosyal Medya Hesaplarımız Olsa :
Bir çoğunuzun bildiği gibi insanlar artık internet sitelerine, forum sitelerine, haber sitelerine vs bakmıyor mecbur kalmadıkça girmiyor. Nerede ise bütün günümüz sosyal medya da geçiyor.
Keşke elimizde sosyal medya da optisyenlere daha hızlı ulaşma amacı ile kurduğumuz onlarca sayfa ve bu sayfalarla ilgilenen onlarca optisyen var olsa.
İstediğimiz bir haberi hem üniversitelerin optisyenlik gruplarında hem de meslektaşlarımıza okutmak hiç zor olmazdı. Sadece 3-5 dakika da bu konu ile ilgilenen optisyenler bir linki ya da haberi on binlerce insana ulaştırabilirdik.
Mail Arşivlerimiz Olsaydı Mesela.
Arşivlerimizde sektörden insanlara ve yetkililere ait ( sgk, valilik, milletvekilleri, haber ajansları, köşe yazarları gibi) mail adresleri olsaydı. Dikkat çekmek istediğimiz konuyu kısa zamanda aynı anda binlerce kişiye göndermemiz hiç zor olmazdı.Bununla ilgili proğramlar kullansaydık …
Adres ve Telefon Arşivlerimiz Olsaydı …
Optik sektörüne özel bir çok firma sahibi ve optisyene ait telefon numaraları da arşivlerimiz de olsaydı… Bunlara bir tuşla cep telefonlarına mesaj atmak ne kadar güzel olurdu. Dilersek PTT yolu ile çok ucuza bütün adreslere mektup bile yollayabilirdik.
*** Kendi aramızda kullandığımız iletişim sistemimiz olsa
Düşünsenize her optisyenin kendi sınıf arkadaşları ya da sevdiği meslektaşlarıyla oluşturduğu bir ortak haberleşme ağı olsa. Network sistemi gibi mesela. Piramit sistemi de olur. Tepe deki bir cümleyi yazınca ona güvenen bütün arkadaşları o cümleyi okusa ve altına gönderse. Sonra her optisyen etrafında yeni tanıştığı kişilerle eğitici bir ekip oluştursa. Aldığı doğru bilgiyi kendi ekibine ve altına anlatsa.
Hayâller hayâller…
Dedim ya yıllar yıllar önce hayâl etmiştik. Sadece birkaç kişi…
Şimdi ne mi oldu?
Hepsi gerçek oldu. Artık istediğimiz bilgiyi çok kısa sürede istediğimiz şekilde istediğimiz kişilere ulaştırabiliyoruz.
Optisyen.COM EKİBİ Optik Sektörüne Saygıyla Sunar.
Optisyen İsmail UYAR
