Konya Odak Optik Optisyeni Mustafa Sami SOYLU ile Röportaj – OptisyenCOMOptisyenCOM

26 Nisan 2024 - 07:43
SON DAKİKA

Konya Odak Optik Optisyeni Mustafa Sami SOYLU ile Röportaj

Konya Odak Optik Optisyeni Mustafa Sami SOYLU ile Röportaj
Son Güncelleme :

21 Eylül 2020 - 8:20

Merhabalar. Öncelikle biraz kendinizi ve firmanızı tanıtır mısınız?

İsmim Mustafa Sami SOYLU. Konya Sille doğumluyum ve 23 yaşındayım. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi 2018 mezunuyum. Rahmetli Hocamız Bekir SALMAN’ın son mezun ettiği sınıfının bir öğrencisiyim. Kendisine tekrar Allahtan rahmet dilerim.

Çocukluk yıllarımdan beri baba mesleği olan optik sektörünün içindeyim. Liseyi bitirdikten sonra 2 yıl Konya Yapıcı İş Merkezinde Odak Optik Saat aile firmamızda aktif olarak çalıştıktan sonra üniversite sınavına girerek Isparta Süleyman Demirel Üniversitesini kazandım ve 2018 yılında mezun oldum. Haziran ayından bu yana tekrar aktif olarak mağazamızda çalışmaktayım.

Firmamız odak optik saat 1992 yılında faaliyetine başlamış ve açıldığında Konya’nın 13. Optik mağazası olarak açılmıştır. Bugün dönüp baktığımızda 27 yıl sonra Konya’nın yaklaşık 200 gözlükçüsünden 1 tanesi olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

Odak Optik Saat ailesi olarak mağazamızda 5 kişi ile hizmet vermekteyiz. 5 kişilik kadromuzda 1 adet gözlükçü (ruhsatnameli) mesul müdürümüz, 1 adet optisyen ve 3 adet deneyimli optikçi kalfası ile hizmet vermekteyiz. Her zaman yenilikçi bir firma olarak eski düzen gözlükçülüğün aksine sürekli yenilikçi ve çağa ayak uyduran bir firma olma gayretine devam ediyoruz.

Şu an sizce gözlükçünün en büyük sorunu ya da sorunları nedir?

Şuan gözlükçünün ve gözlükçülük mesleğinin en büyük sorunu birlik olma sorunudur. Bu meslek ile ugraşan herkesin gerek kalfası , gerek optisyeni , gerek eski gözlükçüsü herkes birlik olmadığı sürece ne biz sorunlarımıza çözüm getirebiliriz ne de mesleğimiz hak ettiği değere kavuşur.

Bu ve bu tarz sorunların çözümü şahsi düşüncem ile yalnızca gözlükçüler ve optisyenler odasının kurulmasıyla mümkündür. Ancak yakın zamanda yaşanan sorunlar ve halen devam eden mahkemelerin durumu herkesin malumu. Biz geleneksel gözlükçüler ve optisyenler birlik olmadığımız sürece sürekli bizden 2 adım önde giden yabancı sermayeli zincir mağazaların birer işçisi olmaya mâhkum ediliyoruz.

Birgün gerçekten gözlükçüler ve optisyenler odası kurulursa ve gerçekten bu mesleğe hak ettiği değeri veren makam mevki düşünmeyen insanların kararıyla gözlükçülük sektörüne yön verilirse çözülemeyecek hiçbir sorunun olmadığı kanaatindeyim aksi halde bu soruya verilecek cevapları düşündüğümde çok üzülüyorum. Ne yazık ki saymakla bitmeyecek kadar çok sorunumuz var..

Dolar ve Euro kurunun artmasıyla dükkan ve ürün maliyetleriniz ne kadar arttı?

Dolar ve Euro kurunun artmasıyla ürün maliyetleri en az %35 arttı. Yalnız biz perakende mağazalar bu zamların EN FAZLA%15-%20’sini zâm olarak yansıtabildik. Kalan %15-%20 civarını ise kazancımızdan fedakârlık ederek işletmemizin devamlılığını korumaya çalışıyoruz.

Döviz Kurunun en çok zarar verdiği sektörlerden birinin bizim mesleğimiz olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir dönüp bakınca fark ediliyor ki bu kur farkının şahsıma verdiği en büyük ders şuydu; biz ülke olarak bizim sektörümüzde üretim olarak çok gerideyiz. Plaketinden vidasına tüm yedek parçalar bile döviz kurunun hareketiyle zamlanıyorsa tüm ülke olarak oturup düşünmemiz gerekiyor ve bir an önce en azından yedek parça konusunda ciddi üretim alternatifleri düşünmemiz gerekiyor. Hiç çalışmamaktansa az da olsa bence hepimiz yerli üretim yapan firmalarla çalışmamız gerekiyor. Gerçek şuki yerli ürünlere tam destek vermek lazım.

Önümüzde bir yaz sezonu var ve hepimiz yeni sezon ürünlerini en az %30-%35 zâmlı şekilde alacağız. Bu sezon belki yine hedeflenen aylık cirolarımızı yakalayacağız ancak hedeflediğimiz ürün adetlerimizi yakalamamız çok zor görünüyor. Aynı paraları kazanırken kazançlarımızdan fedakârlık ederek kar yüzdelerimizi düşüreceğiz aksi takdirde bir çoğumuz işletmemizin devamlılığı konusunda zorlanacağız. İnşallah hiç birimiz bu sorunlarla karşılaşmadan güzel ve kârlı bir yaz sezonu geçiririz.

Aslında fedakârlıktan ziyade birçok meslektaşımız birikimlerini ayakta kalmak adına harcıyor. Bir çoğumuz zarar ettiğimizin şimdilik farkında bile değiliz.

Gözlükçülüğe başladığınız ilk yıllar ile şimdiyi kıyaslarsanız ne gibi değişiklikler var. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Teknolojinin gelişmesiyle her geçen gün göz sağlığı sorunları ve bu sorunları yaşayan kişi sayısı artıyor. Bu biz gözlükçüler için bir artı olsa da içimiz hiçbir zaman bu konudan dolayı mutlu olmadı ve olmayacaktır. Keşke herkes sağlıklı gözlere sahip olsa da biz yalnızca bu sağlıklarını korumak için korumalı optik ve koruyucu güneş gözlükleri satarak para kazansak.

Gözlük modası her geçen gün değişiyor mesleğe başladığım yıllarda kimse yuvarlak gözlüğü gözüne bile takıp denemek istemezken şuan mağazamıza giren 7 yasındaki çocuktan tutunda 70 yaşındaki dedemize kadar herkes yuvarlak gözlük sorabiliyor.

Mesleğe başladığım günden bu güne sevindiren bir durum var ise oda güneş gözlüğü kullanıcı sayısının artmasıdır. Biz gözlükçüler müşterilerimize ve hastalarımıza örnek olmak adına 1 değil en az 2 farklı güneş gözlüğü kullanmamız gerekiyor. Örneğin bir füme bir kahve cam gibi. Güneş gözlüğü kullanıcısının artmasını sağlamak adına müşterilerimizi sağlıksız camlardan korumalıyız. Herkese güneş gözlüğünün GÖZLÜKÇÜ’den alınması gerektiğini öğretmeli ve anlatmalıyız.

Ülkemizde üretilen yerli üretim çerçeve ve camlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Yerli üretim ürünleri destekliyor musunuz?

Yerli ürünleri kalitesi artması şartıyla her zaman destekliyoruz. Yalnızca kurum gözlüklerine hitap etmesini istemiyoruz. Yerli üretim hepimizin öncelikli tercihidir ancak tüm yerli üreticiler yalnızca kurum gözlüğüne yöneliyor ve birbirleri ile rekabet ediyor. Bu durum hepimizi etkiliyor. Neden ucuz üründe birbiriyle rekabet eden yerli üreticilerden birini seçiyoruz da yüksek maliyetli ürünlerde yabancı sermayeye para kazandırıyoruz? Bu düzen böyle gittikçe o yabancı sermayenin bir gün birer işçisi olmaya mahkumuz. Bu acı bir durum bu duruma düşmemek için herkes elini taşın altına koymalıdır. Bu durumu da inşallah ilerleyen yıllarda gözlükçüler ve optisyenler odası kurulduğunda vatanını milletini seven, sahip çıkan, önceliği yerli ve milli üretim olan kişilerin yönlendirmeleriyle ve destekleriyle birbirine rekabet eden yerli üreticilerin güçlerini birleştirmesi ile çözeriz.

Mesleğimiz adına devlet yetkililerinden beklentileriniz nelerdir ?

Mesleğimiz adına devletten beklediğim en büyük beklentim bir an önce devlet dairelerinde optisyenlik kadrosu açılmasıdır. Sgk kurum ödemelerinin artması da beklentilerimiz arasında ancak 16 yıldır artmayan bu ücretlerden hiç umudum kalmadı.

Hepimiz mutlaka yaşamışızdır, bir göz hekimi ile bir takım sorunlar, bu sorunlarda çoğu zaman çözülmeden hastayı zararlı çıkartarak kapanır. Gözlükçüsüne güveniyorsa yeniden başka hekime muayene olur ücret öder helal eder. Doktoruna güveniyorsa başka gözlükçüye gider yeniden ücret öder geçer. Eğer devlet bir kadro açsa ve göz hekimlerinin asistanları mesleğine tamamen hakim optisyenler olsa bu ve bunun gibi tüm sorunlar çözülür.

Bunun yanında mağazalarımız düzenli olarak denetleniyor ve sgkdan kontrole geliniyor. Bir optik mağazasını denetlemeye gelen kişinin optisyen olmaması kadar saçma bir durum yoktur.

Umarım bir gün gerçek bir optisyen veya gözlükçü tarafından denetleniriz ve yanlış yaptığımız bir şey varsa uyarılırız ve düzeltiriz.

Optisyen Mustafa Sami SOYLU beyefendi ve Odak Optik Ailesine Teşekkür Eder Hayırlı İşler Dileriz.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.