BELÇİKA’DA İKİ FARKLI ŞEHİR İKİ FARKLI MESLEK UYGULAMASI

Eylül ayı içinde gerçekleştirdiğim yurt dışı seyahatlerimde Belçika’ın Brugee ve Brüksel şehirlerini gezme fırsatım oldu. Özellikle bu iki şehri seçmemin amacı; Brugee’nin butik ve yerel olması, Brüksel’in ise Avrupa’nın önemli başkentlerinden biri olması.

Optisyenliğe aday olduğum için optik mağa zaları gezi sırasında dikkatimi çekti ve inceleme fırsatı buldum.

Yazıma ilk olarak masallar şehri Brugee ile başlamak isterim. Avrupa’nın bu çikolata kokan küçük Venedik tarzındaki mimarisi ile kendine çeken güzel çarşılarında, benimde dikkatimi bir optisyen adayı olarak optik mağazaları çekiyordu. Brugee’da optik mağazaları o kadar etkileyici vitrinlere sahip ki kendinizi bir sanat galerisi gezermiş hissine kapılıyorsunuz.
Mağazaların büyük bir bölümü kendi yapımı çerçeve modelleri sergiliyor. Önemli noktalarından biri sizin hayalinizdeki bir çerçeveyi dizayn etmek. Oradaki mağaza sahipleri ile yaptığımız sohbetler de anlıyoruzki, mesleklerini bir sanatçı ruhuyla ifşa ediyorlar.
Bunun belirli bazı nedenleri olduğunu söylediler. Yüksek yaşam standartları, milli üretim malzemeler, çalışma saatleri, halkın optisyenlere olan saygısı ve asla yanlış yapmayacaklarına olan güvenleri. Brugee’da optik mağazalar sabah 10.00 da açılıp akşam 18.30 da kapanıyor ve tatillerini pazar günü yapıyorlar. Mesleklerini elit meslek grubunda görüyorlar. Kullandıkları makineler ileri teknoloji ve cam olarak da zaten dünyanın sayılı cam fabrikalarına sahip olmaları kaliteyi bir adım daha öne çıkarıyor.

Sonuç olarak bunların nazarında fiyatlar yüksek kalite mükemmele yakındı.

İkinci durağımız Belçika’nın başkenti Brüksel. Bu kozmopolit ve kalabalık şehre ilk girdiğinizde daha caddelerine adım atar atmaz ne kadar kalabalık ve yoğun bir şehre girdiğimizi anlıyoruz. Büyük ve geniş caddeleri, her zaman kalabalık sokakları ile Brüksel tipik bir başkent olduğunu ıspatlıyor.
Brüksel’de ise optik mağazaları hem vitrinleri hem çalışanları ve en önemlisi kalite ile Brugee’nin çok arkasında kalıyor. Zincir mağazalarının çokluğu ve pazara hükmeden çin malları ile hastalara ucuz ve uygun fiyata gözlük almalarını sağlıyorlar. Brüksel de karşılaştığımız bir diğer olay ise en işlek caddeleri birinde zincir bir markanın mağazasında optometrist çalıştırmaları oldu. Sistemleri, mağazada bulunan bir kaç makine ile göz muayenesi yapıp gözlük reçetesi çıktısı almaları ve orda görme testi yapmaları oldu. Ama gözlüğü orda vermeyip internetten satışa teşvik ediyolar.

Gözlük en erken hastanın eline 1 hafta da ulaşıyor ki bunlar düşük dereceleri gözlükler bile olabiliyor. Reçete Çin’e gidip ürün kargo yoluyla hastaya ulaşıyor. Mağazanın konsepti basit ve vitrini sıradandı. Gözlükler çok ucuzdu. Cam çesitliliği az kalite düşüktü . Vitrin camlarında yazan sloganlari ise ” only idiots pay more” ( sadece aptallar fazla öder ) yazıyordu.
Bu tür mağazaların tek cazip yanı fiyat düşüklüğü olması idi. Çalışma saatleri zorlu kaliteyse son derece düşük bir hizmetleri var.

Sonuç olarak iki birbirinden farklı şehir gezerek gözlemledim. Brugee’da kendi tasarım ve yerli marka tercihleri ile kaliteli cam ile yapılan elit çapta gözlükler. Ancak Brüksel kalabalık olması ve nüfus fazlalığıyla büyükşehir olma özelliğini kullanıyordu. Ucuz işçilik, kalitesiz çerçeve düzensiz ve sıradan vitrinleri ile Brugee’dan çok geride kaldı.

Yazıma kendi gözlemim ile şahsi fikrimi de eklemek isterim. Bir tarafın yerel ve milli ürünler kullanarak elit bir hizmet vererek yüksek kalitede ürün yapması, diğer tarafta Çin malı ürünler ucuz fiyat, kalitesiz ürünler ile hizmet veren mağazalar.

Seyahat ettiğim diğer ülkelerde de gözlemler yaparak sizlerle paylaşacağım. Başka bir yazımda görüşmek üzere. Saygılarımla.

Gökhan AYDOĞAN

Optisyen Adayı 2.Sınıf Öğrencisi